Türk Dil Kurumuna göre teşebbüs bir işe girişmek anlamında kullanılır.Türk Ceza Kanuna göre ise suça teşebbüs: kişinin suç işlemeye girişmesi ancak elinde olmayan sebeplerden ötürü neticeyi gerçekleştirememesi veyahut bir başka deyiş ile kanunda yazılı olan suçun unsurlarını yerine getirmeye çalışması ancak elinde olmayan sebeplerden ötürü yerine getirememesi halidir.
Kasten öldürmeye teşebbüs, bir kişinin hayatına kasten son vermek amacıyla yapılan bir eylemin ölümle sonuçlanmaması durumudur. Bu suç, planlanmış olan kasten öldürme eyleminin neticesi gerçekleşmediğinde ortaya çıkar. Örneğin, bir kişinin ölümüne sebep olacak şekilde silahlı saldırıda bulunan failin davranışı sonrası mağdur ölmezse söz konusu kasten öldürmeye teşebbüs suçu meydana gelir..
Kasten öldürmeye teşebbüs ile "kasten yaralama suçu" arasındaki fark kastın niteliğinden kaynaklanır. Kasten yaralama suçunda fail, mağduru yaralamayı amaçlar ancak neticenin ölüm ile sonuçlanmasını istemez. Kasten öldürmeye teşebbüs suçunda ise fail mağdurun ölümünü ister.
Türk Ceza Kanunu Madde 35 te suça teşebbüs açıklanmış olup kanunda da belirtildiği üzere, kasten işlenmesi amaçlanan suçun icra hareketlerine başlandıktan sonra failin kontrolü dışındaki nedenlerle istenilen neticenin gerçekleşmemesi durumudur . Bu durum iki şekilde ortaya çıkabilir:
Fail, öldürme kastıyla, öldürücü davranışlar ile icra hareketlerine başlamış, ancak kendi iradesi dışında kalan sebeplerle bu hareketleri tamamlayamamışsa, kasten öldürmeye teşebbüs suçundan yargılanır.(Örneğin şüpheli mağdurun doğrudan kalbine doğru yakın mesafeden 3 el ateş ediyor ve kurşunlar mağdurun kalp hizasında bulunan çelik sigara tablasına isabet ettiğinden ölüm gerçekleşmiyor.)
Fail, icra hareketlerini tamamlamış olmasına rağmen yine iradesi dışında gelişen sebeplerle ölüm meydana gelmemişse, bu durumda da kasten öldürmeye teşebbüs suçundan sorumlu tutulur.(Şüpheli mağdura yönelik kaleşnikof marka silah ile hedef gözetmeksizin ateş açıyor ve ağır yaralanan müştekinin ölmemesi hali)(Ör:İbrahim Tatlıses Suikasti)
Teşebbüs kavramını gönüllü vazgeçme kavramı ile karıştırmamak gerekir.Nitekim gönüllü vazgeçmede fail istediği neticeyi alabilecek iken kendi iç dünyasındaki durum sebebiyle neticeyi gerçekleştirmekten vazgeçmektedir. Örneğin Fail, mağduru öldürmek üzere iken ezanın okunması sebebiyle olay yerinden uzaklaşması ve mağduru öldürmekten vazgeçmesi gönüllü vazgeçmenin en tipik örneğidir.Teşebbüs kavramında ise aksine fail neticeyi gerçekleştirmek istemekte ama o an elde olmayan yanı dış dünyada meydana gelen etkenlerden ötürü neticeyi meydana getirememektedir. (Örneğin polisin gelmesi sonrası eylemine son vermek zorunda kalması hali de teşebbüs açısından güzel bir örnektir.)
Kasten öldürmeye teşebbüsün en temel göstergesi ve tespiti gereken unsuru failin kastıdır. 5237 sayılı TCK ya göre kast,failin suçun yasal tanımındaki unsurları bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesidir. Her olay açısından kastın varlığı ayrı ayrı irdelenmesi gereken bir olgu olup, eylemlerin ve olayların meydana geliş şekline göre kısacası olay öncesi, olay anı ve olay sonrası failin davranışları iyice irdelenmeli ve failin amacının yaralamak mı yoksa öldürmek mi olduğu tespit edilmelidir..Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2008/1- 88 Esas 2008/184 Karar 08.07.2008 tarihli ilamında kasten öldürmeye teşebbüsün mü yoksa kasten yaralamanın mı olduğunun ayrımının yapılabilmesi için aşağıda belirttiğimiz kıstasları oluşturmuştur.
Yargıtay tarafından belirlenen bu kıstaslar sadece iş bu 6 maddelerden ibaret değildir.Her olayın niteliğine ve özelliğine göre çoğaltılabilir. Yukarıda bahsedilen kriterler var diyerek doğrudan öldürmeye teşebbüs oluşmuştur demek doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Olayda açık bir şekilde ortaya konulması gereken ve deliller ile tartışılması gereken husus failin bilerek ve isteyerek hangi suçu işlemek istediğidir. Failin kastının tam belirlenemediği durumlarda ise “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi gereği, sanığın lehine yorum yapılarak kastın, öldürmeye değil, yaralamaya yönelik olduğu kabul edilmelidir.
Failin gerçekleştirdiği fiilin adam öldürmeye teşebbüs olup olmadığı konusunda, Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarında yer alan kriterler aşağıda açıklanmıştır:
Fail ile mağdur arasında olay öncesine dayalı, adam öldürmeyi gerektiren bir husumetin olup olmadığı önemlidir. Öncesinde taraflar arasında mevcut olan husumet kişinin kastının ortaya çıkartılmasında en önemli işaretlerden birisidir. Husumetten kasıt beşeri münasebetler sebebiyle her türlü düşmanca kin besleyici davranış husumete örnek verilebilir Ancak , husumetin öldürmeyi gerektiren bir yoğunlukta olup olmadığı hususuda oldukça önem arz eder.Yukarıda da belirttiğimiz şekilde her olayın oluşu gelişmesi ve sonucu farklı olup her olayın özünde mevcut durum ayrı ayrı değerlendirilerek tespitler yapılmalıdır. Eşinin ve çocuğunun yanında darp edilen bir kişinin husemetinin olduğu kabul edilmelidir. Aynı şekilde olayın özelliğine göre değişmekle birlikte bir kişinin toplum içerisinde ciddi manada küçük düşürülmesi, namusuna ağır sözler edilmesi de husumetin olduğu başkaca durumlar olabilir. Oldukça basit görünen bir durum kişiler arasında oldukça büyük husumetler doğmasına da sebebiyet verebilir.Trafikte korna çalmak ise başlı başına husumet olarak değerlendirilmez ancak trafikte ailesinin yanında olan bir kişiye ağır hakaretler ve sinkaflı küfürler husumet oluşturabilir.Yine aynı şekilde bu gibi durumların ve haksız tahrik hükümlerinin değerlendirmesi yazımız devamında yapılacaktır.
Suç aletinin öldürmeye elverişli olması, failin kastını ortaya çıkarmada önem arzeder. Örneğin havalı tabanca ile uzaktan yapılan atışta vasıta olarak kullanılan silah öldürmeye elverişli olmayıp aynı silah kişinin gözüne dayama suretiyle eteş edilir ise bu durumda öldürmeye teşebbüsün varlığından söz edilebilir. Aynı şekilde oldukça küçük bir çakı ile yapılan yaralamada öldürmeye teşebbüsün varlığından söz etmek zor iken kelebek olarak tabir edilen 6136 sayılı yasaya aykırılık taşıyan bir bıçak ile yapılan yaralamada kullanılan vasıta öldürmeye teşebbüse elverişlidir.
Mağdura yönelik saldırının şekli kasten öldürme teşebbüsü suçunun değerlendirilmesinde oldukça önemlidir.Yukarıda da bahsettiğimiz üzere birden fazla, hayati bölgeyi hedef alarak oluşturulan derin yaralar öldürme teşebbüsün varlığını ortaya çıkarmada önemli bir kriterdir.Kişinin baş bölgesine boyun bölgesine, atar damar bölgesine yapılan silahlı atışlar bu durumun en tipik örneğidir.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/3013 E. , 2022/8188 K. Sanık ile katılanlar arasında olay öncesine dayalı, öldürmeyi gerektiren husumet bulunmamakta ise de katılanların ele geçmeyen bıçakla yaralandıkları, katılan ...'un boğazında bir adet, ...'ın ise değişik vücut bölgelerinde en az yedi adedi derin olmak üzere on dört adet bıçak darbesi olduğu, katılanların hayati bölgelerinin hedef aldığı, sanığın eylemi neticesinde katılanların hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandıkları, sanığın katılanlara yönelik eylemlerini tanıkların araya girmeleri ile devam ettiremeyerek olay yerinden kaçması karşısında sanığın kastının yaralama olmadığı, katılanları öldürmeye teşebbüs ettiğinin kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden ONANMASINA.
Vücudun hayati bölgelerine yönelik saldırılar, öldürme kastının varlığını gösterir. Örneğin, kafa bölgesine yapılan silahlı saldırılar adam öldürmeye teşebbüsün avrlığına işaret eder.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/1863 E. , 2022/4491 K. Mağdurun, sanığın ablası ile evli olduğu ve ablasına şiddet uygulaması nedeniyle aralarında husumet bulunduğu, sanığın mağdurun vücudunda hedef aldığı tüm bölgelerin hayati önem taşıyan bölgelerden (sanığın elindeki niteliksiz bıçakla mağdurun bir kez göğüs bölgesine, birkaç kez de karın bölgesine vurduğu anlaşılmıştır. Sanığın eylemi neticesinde mağdurun, göğüs sol ön yüzde 2 cm.'lik, karın sol üst kadranda 2 cm.'lik ve sol yan boşlukta 3 cm.'lik ve 1 cm.'lik kesiler meydana geldiği,) olduğu, suçta kullanılan bıçağın öldürme suçunu işlemeye elverişli olduğu, mağdurun vücuduna isabet eden darbe sayısı, sanığın eylemine engel hâl nedeniyle son vermesi ve ölüm neticesinin meydana gelmesini önlemeye yönelik herhangi bir davranışta bulunmaması, sanığın eylemi neticesinde mağdurun sol göğüs bölgesinden aldığı yaralanma ile hayati tehlike geçirdiği anlaşılmakla sanığın kastının öldürmeye yönelik olduğu belirlendiğinden
Failin, mağduru öldürme imkanı varken, dışsal bir engel olmaksızın saldırıyı kendi isteğiyle sonlandırması durumunda, olayın yaralama kastıyla gerçekleştiği kabul edilebilir. Ancak, kendi iradesinde olmayan dış faktörler nedeniyle fiilini tamamlayamamış ise bu durum kasten öldürmeye teşebbüs suçu olarak değerlendirilir.
1. Ceza Dairesi 2010/2677 E. , 2013/3476 K. Taraflar arasında öldürmeyi gerektirecek husumetin olmaması, kavganın hareketlilik ortamında tek darbe ile yetinilmesi, özellikle hayati bölgelerin hedef alındığını ve öldürme kastıyla hareket edildiğini gösterir kesin kanıt bulunmaması, engel hal bulunmağı halde eylemin sürdürülmemesi karşısında, yaralama suçundan, ancak zararın ağırlığı nedeniyle temel cezanın tayininde alt sınırdan uzaklaşmak suretiyle karar verilmesi yerine, adam öldürmeye teşebbüs suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması BOZMAYI gerekirmiştir.
Failin olaydan sonra mağdura yardım etmesi, örneğin mağduru hastaneye götürmesi veya ambulans çağırması, olayın kasten yaralama suçu olarak değerlendirilmesine neden olabilir,Bir başka anlatımla örnekleyerek açıklayacak olur isek; sanığın evveliyatında mağdur ile husumeti olmaması, olayın ıssız bir köy evinde gerçekleşmesi, tabancasındaki tüm mermileri boşaltmayıp sadece karın bölgesine bir mermi atması, devamında sanığı hastahaneye kendisinin getirmesi eylemi yaralama kastının olduğunu ortaya çıkarabilir. Her ne kadar hayati bölgeye iç organlara atış olsa da öldürmek istese diğer mermileri de atabileceği, hatta mağduru ıssız köy evi olan olay yerinde bırakarak dahi ölmesini sağlayabileceği ancak sanığın mağduru hastahaneye kendisinin götürmesi ve olay öncesi-olay anı ve olay sonrası davranışları göz önüne alındığında sanığın öldürma kastı olmadığı ortaya çıkacaktır.
Kasten öldürme suçu Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 81. maddesinde basit şekliyle ve 82. maddesinde nitelikli halleriyle belirlenmiştir. Kasten öldürmeye teşebbüs halinde failin cezası, teşebbüs edilen suçun basit veya nitelikli haline göre belirlenir. Kasten öldürmeye teşebbüs suçunun cezaları şu şekildedir;
1. Basit Kasten Öldürme Suçuna Teşebbüsün Cezası: Kasten öldürmenin basit şekline TCK m.81e göre verilmesi gereken ceza müebbet hapis cezasıdır.Ancak eylemin teşebbüs aşamasında kalması durumunda TCK 35/2 de belirtildiği üzere müebbet cezası gerektiren bir suçun teşebbüs aşamasında kalması halinde, sanığın cezası 9 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıdır.
2. Nitelikli Kasten Öldürme Suçuna Teşebbüs ve Cezası: Kasten öldürme suçunun Türk Ceza Kanunu TCK 82. maddesinde belirtilen nitelikli hallerinde verilmesi gereken ceza ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıdır.Ancak eylemin teşebbüs aşamasında kalması durumunda TCK 35/2 de belirtildiği üzere ağırlaştırılmış müebbet cezası gerektiren bir suçun teşebbüs aşamasında kalması halinde,sanığın cezası 13 yıldan 20 yıla kadar hapis cezasıdır.. Aşağıdaki durumlar(TCK 82), kasten öldürme suçunun nitelikli halleri olarak kabul edilir:
Kasten öldürmeye teşebbüs suçu, failin mağdurdan kaynaklanan bir fiilden dolayı duyduğu elem, üzüntü veya öfkenin etkisiyle işlenebilir.TCK Madde 29- (1) Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.Buradaki 1/4 ila 3/4 arası indirim haksız tahrik konusu eylemin boyutuna ve etkisine göre değişilkik kazanacaktır.
Eski tabiri ile meşru müdafaa,günümüz TCK'sında ise Meşru Savunma ve Zorunluluk Hali oalrak TCK 25 te belirtilmiştir.Kanuni tanımdanda anlaşılacağı üzere;
Meşru savunma ve zorunluluk hali TCK Madde 25- (1) Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.
(2) Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez
Kasten öldürmeye teşebbüs suçu, meşru müdafaa durumunda işlenirse faile ceza verilmez.
Kasten öldürmeye teşebbüs suçu uzlaşmaya tabi suçlardan olmadığı gibi soruşturması şikayete bağlıda değildir.Kasten öldürmeye teşebbüs suçu şikayetten vazgeçme ile düşmez ve savcılık tarafından resen soruşturulmalıdır. Şikayet hakkı, dava zamanaşımı süresi içinde kullanılmalıdır. Kasten öldürmeye teşebbüs suçlarında dava zamanaşımı süresi 25 yıldır.
Öldürmeyi Gerektirici Husumet Bulunmaması ve Hayati Bölge
1. Ceza Dairesi 2010/11 E. , 2013/2243 K.
Sanık Süleyman'ın, mağdur Veli'yi bıçakla beş adedi basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek, biri batına nafiz, ancak organ yaralanması oluşturmayacak ve hayati tehlike oluşturacak şekilde yaraladığı olayda; yaraların yer ve nitelikleri, aralarında öldürmeyi gerektirecek husumetin bulunmaması, kavgada özellikle hayati bölgelerin hedef alındığını, öldürme kastıyla haraket edildiğini gösterir kesin ve yeterli kanıt bulunmaması birlikte değerlendirildiğinde; yaralama suçundan hüküm kurulması yerine adam öldürmeye teşebbüs suçundan hüküm kurulması Bozmayı gerektirmiştir.
Haksız Tahrik Hükümlerinin Uygulanması
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/4880 E. , 2022/4120 K.
3. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış kararları (Örn: Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 21.12.2021 tarihli ve 2021/1-262 Esas, 2021/660 Karar sayılı kararı; 09.12.2021 tarihli ve 2020/1-266 Esas, 2021/621 Karar sayılı kararı; 24.09.2020 tarihli ve 2020/1-5 Esas, 2020/376 Karar sayılı kararı; 17.10.2019 tarihli ve 2019/1-20 Esas, 2019/607 Karar sayılı kararı; 20.03.2018 tarihli ve 2016/1-625 Esas, 2018/109 Karar sayılı kararı) ile öğretide de kabul gören görüşler incelendiğinde, doğrultusunda haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi için;
a) Tahriki oluşturan haksız bir fiil bulunmalı,
b) Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı,
c) Failin işlediği suç bu ruhsal durumunun tepkisi olmalı,
d) Haksız tahrik teşkil eden eylem mağdurdan sâdır olmalıdır.
4. 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Kanun’da, 765 sayılı Türk Ceza Kanununda yer verilen “ağır – hafif tahrik” ayırımına son verilerek tahriki oluşturan eylem, somut olayın özelliklerine göre hâkim tarafından değerlendirilip sanığın iradesine etkisi göz önünde bulundurulmak suretiyle maddede gösterilen iki sınır (¼ - ¾) arasında belirlenen oranda cezadan makul bir indirim yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
5. Haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi açısından, failin suçu ilk haksız fiilin doğurduğu öfke veya şiddetli elemin etkisiyle işleyip işlemediğinin belirlenmesi önemlidir. Mağdurdan gelen haksız hareketin psikolojik etkisinin devam ettiğinin kabulünde zorunluluk bulunan hâllerde, haksız tahrik hükmünün uygulanması gerekmektedir.
Olayda kullanılan silahın veya vasıtanın öldürmeye elverişli olup olmadığı
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/7537 E. , 2022/7624 K.
Suçta kullanılan tüfeğin öldürmeye elverişli olması, atış sayısı, olay yeri inceleme raporu ve krokide gösterilen saçma izlerinin isabet ettiği yerler, mağdurun kaçması nedeniyle sanığın eylemini tamamlayaması bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanığın eyleme bağlı ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğu anlaşılmakla, sanık hakkında kasten öldürmeye teşebbüs suçundan, hüküm kurulması gerekirken, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde kasten yaralama suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi Bozmayı gerektrmiştir.
Tarafların Tanışmadıkları ve Aralarında Herhangi Bir Husumetin Bulunmadığı, Tartışma Sırasında Ani Gelişen Olay
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2017/1945 E. , 2017/5342 K.
MUHALEFET ŞERHİ
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun kararlarında belirtildiği üzere failin iç dünyasını ilgilendiren kast, failin olay öncesi, olay sırası ve olay sonrası davranışları ölçü alınarak belirlenmelidir. Öldürme kastının varlığı ise:
1) Fail ile mağdur arasında olay öncesine dayalı, öldürmeyi gerektirir bir husumetin bulunup bulunmadığı,
2) Olayda kullanılan vasıtanın öldürmeye elverişli olup olmadığı,
3) Mağdurdaki darbe sayısı ve şiddeti,
4) Darbelerin vurulduğu bölgenin hayati önem taşıyıp taşımadığı,
5) Failin fiiline kendiliğinden mi yoksa engel bir nedenden dolayı mı son verdiği,
6) Olay sonrası mağdura yönelik davranışları, "başka bir anlatımla olayın kendine özgü tüm özellikleri dikkate alınarak saptanmalıdır." şeklinde belirtildiği,
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; olay tarihinden önce birbirlerini tanımayan katılan ve sanık, olay günü mağdurun aracını park etmeye çalıştığı esnada sanık ve arkadaşının aracın önünden geçtiği bu durumun aracın park edilmesine engel olması nedeniyle katılanın “görmüyor musun aracı park etmeye çalışıyorum.” dediği buna sinirlenen sanığın katılanın aracının tamponuna tekme ile vurduğu, bu nedenle aralarında tartışma çıktığı, tartışma sırasında sanığın ele geçirilemeyen ekmek bıçağı ile katılanın batın bölgesine bir kez vurduğu, ... Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 27.07.2007 tarihli raporunda belirtildiği gibi hayati tehlike geçirir ve sağ böbreğin alınması sebebiyle işlev yitirilmesine neden olacak şekilde yaralandığı ve sanığın olay yerinden kaçarak uzaklaştığı olayda,
Olay öncesi tarafların tanışmadıkları ve aralarında herhangi bir husumetin bulunmadığı, tartışma sırasında ani gelişen olayda sanığın mağdura bıçakla bir kez vurduğu devam etme imkanı varken devam etmediği ve yaralanmasını müteakip mani bir engel bulunmamasına rağmen eylemine devam etmeyerek olay yerinden kaçarak uzaklaştığı anlaşılmış olmakla kastının öldürmeye yönelik olmayıp yaralama olduğu, yaralamanın böbreğinin alınması nedeniyle nitelikli yaralama olan işlev zayıflamasına dönüştüğü ve TCK'nin 87/2-b-son maddesinde düzenlendiği kanaatinde olduğumdan sanığın yaralama suçundan cezalandırılması gerekirken yazılı şekilde suçun vasfında yanılgıya düşülerek öldürmeye teşebbüs suçundan cezalandırılmasına ilişkin çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
Mağdurun Yaralandığını Gördükten Sonra Herhangi Bir Müdahalede Bulunmadan Yardım İstemeden Olay Yerinden Ayrıldığı
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2009/1-252 E. , 2010/46 K.
Sanık ve katılan arasında, olay öncesinde iki kez yumruklaşmaya varan kavga yaşanmış olması ve sanığın olay öncesinde bu nedenle katılanı aradığı, kaçamaklı savunmasında da belirttiği üzere karşılaştıklarında, 20-25 metre mesafaden 3 el ateş ettiği anlaşılmaktadır. Sanık, silahını kolluk görevlilerine boş olarak teslim etmiştir. Bütün bu hususlar nazara alındığında, sanık ve katılan arasında olay öncesinde kavgaya varan husumet bulunduğu, mağdura, elverişli vasıta niteliğindeki 9 mm.lik tabanca ile yine sonuç almaya elverişli mesafeden, hayati bölge niteliğindeki batın bölgesine yönelik olarak ateş ettiği, 3 el ateş ettikten sonra silahında mermi kalmadığı ve mağdurun yaralandığını gördükten sonra herhangi bir müdahalede bulunmadan ya da yardım istemeden olay yerinden ayrıldığı sabit olup, sanığın öldürme kastı ile hareket ettiğinin kabulünde zorunluluk bulunmaktadır. Zira, sanık, önceden aralarında bulunan husumet nedeniyle elverişli mesafeden, elverişli bir silah ile mağdurun hayati bölgelerini hedef seçerek, birden fazla kez ateş etmiş, mağdurun, bu atışlardan bir tanesinin isabet etmesi nedeniyle yaralanması üzerine ve silahında merminin bitmesi nedeniyle eylemine devam edememiş, onu olay yerinde bırakarak ayrılmıştır. Bu nedenle sanığın, sabit olan eylemine uyan, kasten öldürmeye kalkışma suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi yerine, dosyadaki kanıtlara uymayan bir şekilde kasten yaralama suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi isabetsizdir.
Bu makale Samsun Barosu Avukatlarından Avukat Yunus GÜN tarafından kaleme alınmıştır.İnternet sitemizde yayınlanan tüm makalelerin yayın ve telif hakkı Rönesans Avukatlık & Arabuluculuk Bürosuna ait olup kaynak göstermek suretiyle kullanabilirsiniz. Sizde hukuk camiasına katkınızın olmasını arzu eder iseniz yazdığınız makalelerinizi info@ronesanshukuksamsun.com adresine mail atabilirsiniz.
Merhaba, size nasıl yardımcı olabilirim?